Televizyonlarda görünce haberimiz oldu. Birleşmiş Milletler yetkilileri ile İran’lı yetkililer bir arada. Herkes birbirine sarılıyor. Bir şeyleri kutluyorlar gibi. Düğün değil, bayram değil! Ne oldu acaba? Neyse öğrendik çabucak. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi; ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere ve Fransa ve onlara katılan Almanya İsviçre’nin Cenevre kentinde yürütülmekte olan nükleer müzakerelerinde anlaşma sağlamışlar. İran’ın açıklamalarına bakarsanız, İran’ın nükleer faaliyetleri büyük güçler tarafından tanınacak ve yaptırımlar gevşetilecek. ABD’nin açıklamalarına bakarsanız ilk defa İran’ın nükleer çalışmalarına sınırlama getiriliyor, yavaşlatılıyor ve hatta durduruluyor. Aynı metin ama herkes farklı sonuç çıkarıyor. Hatta resmiyette oralarda olmasa da anlaşmayı birinci dereceden takip eden İsrail daha farklı yorumluyor. Anlaşma bölgeye nasıl yansır? Türkiye’yi nasıl etkiler? Sonuçları ne olur elbette bunu zaman gösterecek.
Biz tarihi olarak nitelendirilen anlaşmanın geleceğini bırakalım ve bugüne bakalım. Uluslararası kamuoyunun görmek ve göstermek istemediği hazin tablo Müslüman coğrafyada maalesef aynen devam ediyor. Mazlum ve masum toprakların sesi olan Anadolu Gençlik Derneği’nin Genel Başkan Salih Turhan imzalı basın açıklaması ile bir kez daha özetleniyor anlatmak istediğimiz. Satır satır birlikte okuyalım.
“Ülkemizde ana haber bültenleri ve bu eksende kurgulanan bazı televizyon dizileri ile oluşturulan yapay gündemlerle milyonlarca insan oyalanmaktadır. Ülkemizin düzlüğe çıkmasına, insanların gerçek problemlerinin çözülmesine zerre kadar bir katkısı olmayacak işlerle zihinler meşgul edilmektedir. Dünyanın değişik bölgelerinde ve özellikle de İslam Coğrafyasında yaşanan acılar, yitirilen insanlar, akan kan ve dökülen gözyaşı gazetelerin dış haberler sayfasında kibrit kutusu kadar bir alanda sıradan haberler olarak verilmektedir. İnsan olmanın bir gereği olarak üzerimizden eksik edemeyeceğimiz sorumluklarımız vardır. Bugün İsrail yine Gazze’yi bombalıyorsa, Lübnan’da bir patlamada çok sayıda insan yaşamını yitiriyorsa, Irak’ta bombalı saldırılar rutine bağlanmışsa, Suriye’de masum insanların kanı dökülmeye devam ediyorsa, Yemen’de şiddet olayları yaşanıyorsa, Somali’de belirsizlik devam ediyorsa fındıkkabuğunu doldurmayan meseleleri gündem yapmak elbette bu olayların arkasındaki güçlerin işine yaramaktadır.
Tarihi ve olup bitenleri doğru okuduğumuzda yeryüzünde değişmez tek gündemin hak ile batılının mücadelesi olduğu görülecektir. Yeryüzünde herkes için adalet ve barış isteyenlere karşı, kuvveti, çoğunluğu, bir ırka mensup olmayı ya da çıkarı esas alarak hareket edenler ellerinde bulunan üstün teknoloji, kitle imha silahları, biyolojik ve kimyasal silahların desteği ile masum ve mazlum halkları sömürmeye, sömürüye karşı direnenlerin ise kanlarını dökmeye devam etmektedirler.
Arakan’da yapılan zulümler bitmiş değildir. Burma hükümetinin işlediği zulümlerden kaçan 4 milyon Müslüman Bangladeş-Burma sınırında elverişsiz koşullarda yaşam mücadelesi vermektedir.
Bangladeş’te hükümet tarafından halka karşı uygulanan baskılar şiddetli bir şekilde devam etmektedir. Hak ve özgürlük talepleriyle meydanlara inen insanlara acımasızca müdahale edilmektedir.
Çeçenistan’da Rus işgali devam etmektedir. İşbirlikçi yönetim tarafından Müslüman halka karşı uygulanan baskılar son bulmuş değildir.
Mısır’da küresel güçlerin desteği ve oluru ile darbe yaparak yönetimi ele geçirenlerin sivillere, üniversite öğrencilerine, öğretim görevlilerine uyguladıkları terör devam etmektedir. Aynı darbeci yönetimin Gazze- Mısır sınırında Hüsnü Mübarek zamanında bile açık tutulabilen tünelleri tamamen kapatması ise İsrail ile olan bağlantılarını çok daha iyi göstermektedir.
İsrail’in son hava saldırılarında tavuk çiftliklerini ve Gazze’nin alt yapısını hedef alması zaten kuşatma altında bulunan Müslümanları tamamen aç bırakarak, temiz içme suyundan mahrum bırakarak, ilkel koşullarda yavaş yavaş öldürmeye yöneliktir.
Öte yandan Çin yönetimin Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik baskı ve zulümleri devam etmektedir. Nüfus kontrolü adında son 28 yılda kürtajla anne karnında katledilen bebek sayısı 15 milyona yaklaşmıştır. Vahşice uygulanan bu işlem sırasında binlerce Müslüman kadın da karnındaki yavrusuyla can vermiştir.
Çin Hükümeti, nükleer denemelerini Doğu Türkistan’da yapmaktadır. Müslümanların yaşadığı bu bölge milyonlarca insanın ve sonraki nesillerin sağlığı hiçe sayılarak nükleer bir çöplük haline getirilmiştir.
Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da emeklilerin, 18 yaşından küçüklerin ve memurların camilere girmesi yasaklamıştır. Küçük çocuklar beş altı yaşlarında ailelerinden koparılıp İslam’a ve Müslümanlığa tamamen yabancı bir şekilde yetiştirilmektedir. Planlı bir şekilde Müslüman oranını azaltmaya yönelik göç dalgaları oluşturulmaktadır. Son üç ay içerisinde 300 kadar Müslüman şehit edilmiştir.
Yeryüzünde ekini ve nesli ifsat ederek hükümranlık peşinde koşan zorbalara karşı tüm insanlığın birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Adına ırkçı emperyalizm dediğimiz bu güçler param parça ettikleri İslam coğrafyasının her bir ülkesinde kitle iletişim araçlarının da desteği ile müthiş bir dezenformasyon bombardımanı uygulayarak insanların olup bitenleri anlamasını engellemektedirler. Hangi renkten ve ırktan olursa olsunlar tüm Müslümanlar tek bir millettirler. Müslümanların yaşadığı her coğrafya en az kalbimiz kadar, ciğerimiz kadar bizimdir. Buralarda yaşanan acılara ve zulümlere karşı tavır almak ve ortak bir bilinç oluşturmak en önemli bir görevimizdir.
Diğer taraftan bizimle aynı inancı paylaşmasa bile zulme ve sömürüye maruz kalan her insanın derdi ile dertlenmek ve ona yardımcı olmak da bizim inancımızın bir gereğidir. Her 6 saniyede bir 1 çocuğun açlık nedeniyle öldüğü, her 4 saniyede bir 1 insanın mülteci durumuna düştüğü bir gezegende Müslümanların en önemli gündemi insanların yaşam, mülkiyet, inanç, nesil ve akıl emniyetlerinin tesis edilmesidir.
Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak insanın varlığına ve inancına, neslin devamlılığına, doğanın dengesine ve ekinin doğallığına kasteden her türlü yapılanmaya karşı mücadeleyi her daim tek ve öncelikli gündem yapmaya devam edeceğiz. Bu mücadele peygamberlerin, takipçilerinin ve onurlu insanların mücadelesidir ve bu yol onların yoludur.”
Haftaya yeni ve güzel konularla tekrar buluşabilmek dilekleriyle sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.