Nasıl başlamak lazım yazıya bilmem ki? Duygular birbirine karışıyor. Sık yaşadığımız bir durum aslında. O da işin daha üzücü bir tarafı. Ülkemizin her hangi bir yerinde, herhangi bir zamanda patlayan bir bomba ya da teröre kurban gitmiş bir şehidin haberi allak bullak ediyor hepimizi. Barzani’nin bağımsızlık safsatalarının iki sonrası Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde verildi belki de işareti. Bir canlı bomba daha çekti pimi birilerinin melanet emellerini gerçekleştirmek üzere. Bilemiyoruz belki yenileri hazır bekletiliyordur. Tekrar hatırladık, son yıllarımız hep klişe cümlelerle geçti bu ülkede; “… hedeflerine ulaşamayacaklar, bıçak kemiğe dayandı, terör bitti, silah bırakıldı, çözüm süreci…” diye diye. Bir katilin infazı bile beklenemedi. Tur üstüne tur düzenlendi adasına. Geldi heyetler, gitti elçiler… Kendimizi bildik bileli Ortadoğu olarak adlandırılan bölgede, kan, gözyaşı, patlayan bombalar ve savaşlar eksik olmadı. Bölgede üretilmediği halde halde dünyanın silahları, bombaları, roketleri, füzeleri, tankları hep burada ateşlendi ve çoluk, çocuk, masum demeden bitirdi hayatları. Bize de ödetildi Ortadoğu’ya ödetilen bedelin aynısı. Patladı bombalar, susmadı hain silahlar…
Hala; “Ne oluyor, neden bombalar burada patlıyor? Neden terör örgütünün infazları engellenemiyor? Hedef ne?” diye soranlar yoktur umarım. Afganistan, dünyanın öbür ucundan gelen ABD öncülüğünde işgal edilirken ne olduysa aynısı oluyor şu an. Irak işgal edilirken, Suriye kan gölüne çevrilirken, Mısır, Tunus, Cezayir velhasıl halkı Müslüman ülkelerde olanların şekli şemali farklı olsa da özü aynı. BOP olarak nitelendirilen ancak gerçek adı Büyük İsrail Projesi olan bir ideali gerçekleştirmek için yapılıyor tüm bu zulümler. Her ABD başkanının, rengi ne olursa olsun, gerçekleştirmek için peşinde koştuğu, işbirlikçilerin de yardımıyla adım adım ilerleyen bir plan. Afganistan, Irak, Suriye ortada. Suruç’taki bomba patlatılmadan birkaç gün önce Barzani’nin sözleri ile aslında geliyorum diyen katliamın amacı; Türkiye gündemini dizayn etmektir. Yıllar yılı patlayan mayınların ve bombaların da, Ortadoğu’da kurulmak istenen sözde devletin de İsrail’in güvenliği için olduğunu görmemek ve adım adım BOP’un işletildiğini anlamamak için aptal olmak lazım. Müslümanların hilafetinin sonlandırıldığı ülkede yeni bir uyanışın olmaması için hain planlar hep vardı ve olmaya devam edecektir.
Sorun; bu apaçık meydanda olan gerçeklerle yüzleşmek ve buna göre olayları değerlendirmekten kaçmaktan kaynaklanmaktadır. Yıllardır stratejik ortak denilerek birlikte hareket edilen ABD, girmek için bakanlık bile kurulan Avrupa Birliği ve NATO’nun ülke ülke tavırları belli yaptıkları ortadadır. Fas’tan Tunus’a, Bosna’dan Libya’ya bunların eliyle sadece masum insanların mezarları artmıştır. Sonradan defalarca alaycı bir şekilde ifade ettikleri 2. Irak saldırısının gerekçelerine ve ülke olarak o dönem bizim tutumuza bakmak yeterli olacaktır. Hala tutanakları açıklanmayan 1 Mart tezkeresi, bir yıl öncesinde aniden alınan seçim kararı ve o seçimin sonuçları…
Uzatmadan tablonun eski bir boyutunu alıntılayarak bitirelim yazıyı.
“ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Bağdat’ın düştüğünü yansıtan görüntülerin tüm dünyada televizyon ekranlarına yansıdığı saatlerde Amerikan Gazete Yayıncıları Derneğinin yıllık toplantısında konuşma yapıyordu ve burada, “Son gelişmeler, uygulanan askeri harekât planının ne kadar zekice olduğunu kanıtlıyor” dedi. Cheney ABD kuvvetlerinin, Irak’a karşı savaşı başlatmalarından tam üç hafta sonra Bağdat’ın denetimini büyük ölçüde ele geçirmeleri ve Bağdatlı sivillerin Saddam Hüseyin’in heykel ile resimlerini devirerek sokaklarda kutlama yapmaları, Washington’da “zafer ilanına” yol açmadı. Hâlâ birçok yerde çatışmalar yaşanabilir. Askerlerimiz tehlikeden kurtulmuş değil” diye konuştu. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ise, brifingini, “Bugün Iraklılar için iyi bir gün” sözleriyle başlattı. Irak halkı özgürlük yolundadır” dedi. Rumsfeld, “Yarın Irak’ın özgürlüğü Harekâtının başlamasının üzerinden üç hafta geçmiş olacak. Koalisyon kuvvetlerini oluşturan kadın ve erkekler, muhteşem bir iş başardılar” diye, harekât planı ve uygulanması konusundaki memnuniyetini de yansıttı. Bush, TV’de seyretti. Fotoğraflar: Cheryl Meyer AP Amerikan askerlerinin esir Iraklı askerlere davranışları pek de insancıl değil. Bunun için sadece fotoğraflara bakmak yeter. İşte Irak’ın başkenti Bağdatın birkaç kilometre kuzeydoğusundaki Seyyid Muhammed bölgesinde yaşanan kısa bir çatışma sonrası ABD askerlerine esir düşen Iraklılar, tutsak alındıktan sonra soyulan Iraklılar, paketlenmişçesine elleri ve kolları bağlanıp yere yatırılarak bekletiliyor. Kendi topraklarında esir düşen Iraklıların durumunu anlatmaya aslında gerek yok. Fotoğraflar her şeyi gözler önüne seriyor…”
Aklımızın başımıza gelmesi için eller ve kollarımızın bağlanıp paketlenmemizi beklemeye gerek yok. Allah muhafaza! Yeni yazılarda tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.