Eğitim ile ilgili görüş ve tekliflerin enine boyuna tüm detaylarıyla tartışıldığı Milli Eğitim Şurası yapıldı. Bu yıl 19.’su yapılan şura öncekilerde olduğu gibi yine ülke gündeminin üst sıralarında yerini aldı. Karma eğitim zorunluluğunun kaldırılması konusunun zirve yapması beklenirken okullara Osmanlıca dersi konulması teklifi tartışmaların ana konusu oluverdi. Birçok konuda yeterli bilgi sahibi olmasak ta konuşmaktan çekinmediğimiz gibi Osmanlıca konusunda da laflarımızı esirgemedik. Yeni bir şey yok yani. Herkes durduğu yere göre bir şeyler söylüyor. Ne hikmetse, herkesin de bir görüşü varmış. Osmanlıca geriye dönüşmüş! Asıl maksat başka imiş! İngilizce, Çince, Rusça öğrenilmeliymiş filan. İşi uzatıp, geçtiğimiz aylarda Ankaraspor’un isim değişikliği sonrası yeni adı olan Osmanlıspor’a bağlayanlar bile var. Neymiş bu ismi vermek hakaretmiş, yanlışmış filan. Altı yüzyıla yakın Osmanlı hükümranlığı altında yaşamış ataları memnun. Bunlar rahatsız! Hepsini yazmaya gerek yok. Basında çoğunu dinlediniz. Zorunlu ders olsun diyenlerin çoğu da Osmanlıcayı ayrı bir dil zannediyor. İstemeyenlerin işi mezar taşlarına indirgemesi ne kadar basit ise, okullara bu ders konuldu diye çocukların takır takır Osmanlıca okuyup yazacağını zannetmek o kadar ciddiyetten uzak.
On beş yılı aşkın bir süredir dil eğitimi veren birisi olarak, üniversitede İngiliz Edebiyat tarihi okumuş ve İngiltere’de İngilizlerin hala binden fazla yıllık yazılı kültürlerine nasıl sahip çıktıklarını bizzat görmüş birisi olarak tartışmalara sadece üzülüyorum. Daha yüz yıl öncesinin yazılı kültürüne, tarihine, geçmişine bu kadar yabancılık, ön yargılılık ve hatta düşmanlık ancak eğitimle olur. Başka söze gerek yok. Yazının devamında Muğla Üniversitesi’nde okutman olarak görev yapan, tarih alanında yüksek lisans yapmış ve halen çalışmalarına devam eden Osman Köse arkadaşımın sanal ortamda paylaştığı ve özet niteliği taşıyan görüşlerine yer vermek istiyorum.
“Evet değerli büyüklerim ve arkadaşlarım ülkemizde bir Osmanlıca dersi tartışması yaşanır oldu bir kaç gündür. Özellikle şunu belirtmeliyim Osmanlıca dersi zaten 2012 yılından itibaren seçmeli olarak okullarda okutuluyor önce bunu bilelim. Konunun ne kadar yüzeysel ve ideolojik olarak tartışıldığına ve ortalıkta Osmanlıya ve diline kin ve nefret kusan kendini bilmez bir grup bilgiç müsveddesi kişilerin varlığı işin cabası diğer yandan Osmanlı deyip hiç bir şey bilmeyen sahte mirasçılar. Ne yazık ki millet olarak bazı şeyleri tam olarak idrak edemedik anlayamadık anlatamadık.
Osmanlı Türkçesi Türkçedir ve sadece semboller farklıdır bu gün nasıl Latin alfabesini kullanarak Türkçe kullanıyorsak o zamanda aynı şey geçerli. Neymiş efendim mezar taşı falan diyerek maalesef konuyu cıvıklaştırmak isteyenlerde lakayt ve cahillikleri ile hemen köşelerini alıyor. Sadece Osmanlıca değil Göktürkçe de gençlerimize çocuklarımıza öğretilmelidir. Türk tarihi sadece Osmanlıdan ibaret değildir bunu sakın unutmayalım. Bir milletin büyüklüğünü ve ağırlığını ortaya koyan yegâne unsur tarihi ve dilidir. Tarihini bilmeyen milletlerin durumu ortadadır. Bu konuya da maalesef yanlı bakarak konuyu ele alanları görüyorum. Eğitimde durumumuz ortada bizim yeni bakış açılarına yeni modellere ihtiyacımız var. Okullarda bu ders Edebiyat ve Tarih mezunu gençlerimiz tarafından ciddi bir hizmet içi eğitimden sonra verdirilmeli hatta üniversitelerimiz tarafından desteklenmelidir.
Osmanlı tarihini, Fatih’i, Kanuni’yi, Yavuz’u kendi dilinden kendi kaleminden okumak istemez misiniz? Abdülhamit’i Selim’i, Genç Osman’ı, bilmek istemez misin? Tanzimat’ı, Islahatı, meşrutiyeti merak etmez misin? Atatürk’ün yazdığı Nutuk Osmanlıca yazılmıştır. İstiklal marşı Osmanlıca yazılmıştır. Bu devlet Osmanlıca Türkçesi ile kurulmuştur, İlk anayasamız meclisimiz Cumhuriyetimiz Osmanlıca ile ilan edilmiştir hey gafiller! Bre hey gafiller, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat kendi hayatını, savaşlarını, yaptıklarını, devrimlerini, eserlerini onun kaleminden onun dilinden okumak istemez misiniz?”
Haftaya güzel ve umut dolu konularla buluşabilmek umuduyla sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.