Ne Demek Lazım Bilmem Ki?

soruisareti

Birleşmiş Milletler toplantısında konuşan ABD Başkanı Obama Ortadoğu’da barış istediklerini söylemiş. Afganistan ve Irak’ta yaptıkları ortada iken. Kendilerinin barıştan ne anladığını çözemesek te kısaca, tüm dünyaya Suriye konusunda ülkesinin çıkarlarına uymadığı için müdahale etmediklerini söylüyor. Söylediği başka şeyler de var Obama’nın ama burada girmeyelim. Zaten bizim ulusal medya ABD Başkanının eşinden korktuğu için sigara bile içemediğini anlatan haberlerle gündemi doldurmuş. Ne demek lazım, bilmem ki?

Suriye’de bugüne kadar astığı astık kestiği kestik süregelen Esad rejiminin son iki yılda ne olduysa bir anda hedef tahtasına konulmasını, muhaliflerin desteklenerek ülkenin tam bir savaş ortamına sokulmasını anlayamadan olay kimyasal silahlar üzerine çevriliverdi. Ülkedeki devam eden çatışmalar, katliamlar bitmiş gibi dünya bunu tartışmaya başladı. Suriye’de bulunan kimyasal silahların oluşturduğu tehdidi acaba İsrail’in elindekiler niye oluşturmaz. Ya da, Suriye bu kimyasal silahları kendisi üretmediğine göre acaba hangi ülkeden satın aldı? Ne demek lazım, bilmem ki?

Kenya’nın başkenti Nairobi’deki bir alışveriş merkezine silahlı saldırı yapıldı. Dünyaya servis edilen haberlere göre; bu terörist saldırı radikal İslamcı (ne demekse!) Eş-Şebab örgütü tarafından gerçekleştirilmiş. Saldırganlar alışveriş merkezindeki Müslümanları çıkarıp diğerlerine ateş ediyormuş. Hatta sözlü sınav bile yapıyorlarmış. Bilemeyenlerin kafasına sıkıyorlarmış. Terör saldırısının veriliş tarzı bir dönem sıkça kullanılan yöntemin tekrar kullanılacağını gösteriyor. İslam ile terörü yan yana göstererek zihinleri bulandırmak. Bir kere terör cana kasttır. En başta İslam terörü lanetler. Terörün dini imanı olmaz. “İslamcı” tabiri zaten başlı başına arızalı. Hadi öyle olduğunu varsaysak bu “radikal” ne iş. Hakiki Müslümanın en sıradanı hayvanlara bile dokunmaz. Radikali ne yapsın? Hangi ülkelerin, hangi çıkarlarla yaptığı iyi bilinen aşağılık terör saldırılarının İslam ile birlikte gösterilmeye çalışılması her şeyi açıklıyor zaten. Bu anlayış ile bakarsak; İsrail’in Filistin’de yarım asrı aşkın yaptığı vahşetleri Yahudi terörü, ABD’nin dünyanın birçok yerinde ve en son Irak’ta yaptıklarına Hristiyan terörü demek mümkün. Hatta radikal Hristiyan terör ya da radikal Yahudi terörü filan. Akıl, insaf ve izan ile bağdaşır mı? Yaptıkları maalesef bu! Şimdi bunlara ne demek lazım, bilmem ki?

MGK Genel Sekreterliği, 28 Şubat 1997 tarihli toplantının tutanaklarını Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş. Bir zamanlar imzaladı diye söylenmedik söz bırakılmayan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın imzalamadığı ortaya çıkmış. Şaşırmaya filan gerek yok. Gerçeğin ne olduğu kimin umurunda! İnanmak istenilen ve inandırılıverenler, alan memnun satan memnun hesabı… Tutanakların açıklanmasıyla birlikte ortaya çıkan gerçeklere şaşıranlar acaba neden gizlilik süresi dolmuş 1 Mart 2003 tarihli TBMM tezkere görüşmesinin açıklanmasını istemezler? Onlara ne demek lazım, bilmem ki?

Son bir söz de ilçemizin geleceği üzerine olsun, bitirelim. Birkaç dönemdir izlemekte olduğumuz filmin, yeni oyuncu bulunamaması ve kayda değer senaryo yazılamaması nedeniyle tekrar gösterime konulma çabalarını hayretle ve bir o kadar da kaygıyla izliyoruz. Tamam işinize geliyor, anladık ta, sıkılmıyor musunuz arkadaş? Ne demek lazım size, bilmem ki? Yeni yazılarla ve güzel konularla tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, mutlu ve huzurlu kalın, hoşcakalın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık