Nasreddin Hoca’nın fil hikâyesini bilirsiniz. Biz yine anlatalım. Vaktiyle, dönemin meşhur ismi Timur, Akşehir’e gelirken yanında bir de erkek fil getirir. Fil bu, bağ bahçe tanımaz, önüne gelen yeri talan eder. Bununla kalsa iyi, Akşehirliler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketir. Bakmışlar böyle olmayacak, Nasreddin Hoca’ya:
– Aman Hocam, derler, hünkâr seni dinler; bir konuş da şu fil belasını başımızdan alsın.
– O zaman demiş, Hoca, toparlanın, o mendebura derdimizi hep birlikte anlatalım. Hoca önde, Akşehirliler arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde Hoca arkasına bakmış ki in cin top oynuyor. Kimse kalmamış. Bir Allah bir kendisi! Ben yapacağımı biliyorum, diyerek huzura çıkmış. Timur sormuş:
– Hayırdır, Hoca ne istiyorsun?
– Hünkârım, demiş Hoca, Akşehirli sizin fili çok sevdi; ancak yalnızlığına üzülüp duruyorlar, ferman buyursanız da yanına bir de dişi fil getirseler.
Timur memnun:
– Çok yaşa Hoca, demiş, bunu nasıl düşünemedim. Var git müjdeyi hemen ver.
Hoca, otağın kapısından çıkınca, sağa sola saklanan Akşehirliler hemen etrafını sarmışlar:
– Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?
Hoca müjdeyi vermiş:
– Alın size müjde, dişisi de çok yakında geliyor!
Zamanında böyle imiş. Timurlar olsa da her dönem bir Nasreddin Hoca da varmış, Timur zihniyetlilere yanlış yaptığını söyleme cesareti olan. Neyse biz yazımızın konusuna gelelim. Mersin’de yaşanan üzücü bir olayın akabinde zamanla acayip bir anlayış ortaya çıktı. Sağdan belediyeler bu üzücü olayın mağduru kızın ismini parklara yollara verirken, soldakilerde heykellerini dikmeye başladı. 3. sayfa haberleri ile ilgili daha önce bir yazı yazmıştım. Tekrara girmeyelim. Kötü örnek olmaz, olmamalı. İlçemizde bir heykel tartışmasıdır gidiyor. Neymiş efendim o onu sembolize ediyormuş, bu bunu sembolize ediyormuş. Hadi ya! Sanki ne neyi sembolize ediyor ortak bir kabul varmış gibi. Kendi kafasına göre tuzu kuru(!), halktan kopuk marjinal bir azınlık böyle lütfetmiş. Ooo…. olkışlar, alkışlar… Belki hayatında Muğla makasından yukarı geçmemiş. Kendi zihniyetine göre bir şey kurgulamış belli. Sonra, detayına girmeyeceğim belden aşağı tartışmalar. İl olacağım diyen koskoca bir ilçede gündeme bakar mısınız? Nerden tutulacak, neresinden tutulacak?
Bu ve benzeri yaşanan üzücü hadiselerin sebepleri üzerine kafa yormak, ahlaki ve manevi eğitime katkıda bulunacak somut çalışmalar yapmak yerine, alkış yarışına girilmiş, sosyal medyada şirin şirin pozlar. Yazık! Aslında marjinal azınlığı tebrik etmek lazım. Ben kutluyorum onları! Hatta bu durumu sembolize etmesi için sahile onların uygun göreceği bir yere (ama beni kırmayacaklarsa özellikle, muhafazakârlarca(!) talep gören bir büfenin oraya) bir fil heykeli yapılsın. Eğer bu olursa, söz yanıma hiç kimseyi almadan tek başıma ikinci fili talep etmeye bizzat ben gideceğim.
Yeni yazılarda tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.