Her hafta farklı konularda buluştuğumuz sanal köşemizde bugün, belli bir konuyu derinlemesine işlemeden, geçtiğimiz hafta sonu katılmış olduğum iki etkinliği ve bunlarla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Anadolu Gençlik Dergisi Fethiye Temsilciliği tarafından organize edilen Çanakkale Şehitlerini Anma Gecesi cumartesi akşamı Karaçulha’da yapıldı. Mütevazı bir programla Çanakkale’de canlarını feda eden kahramanlarımız bir kez daha hatırlandı. Konuşma yapmak üzere programa katılan yazar Şakir Tarım Çanakkale ruhuna vurgu yaptı ve bu ruhun yaşatılması gerektiğini söyledi. Her yıl, tarihimizde dönüm noktası olan Çanakkale zaferimizi resmi olarak, rutin programlarla hatırlıyoruz. Resmi programların ötesinde çok fazla gündemde de tutamadığımızı düşünüyorum. Alışıldık günün anlam ve önemini belirten konuşma metinleri ve şiirler artık çok fazla heyecan uyandırmıyor. Günümüzde dünyada kullanılan çok etkili yöntemler var toplumu bilgilendirmek için kullanılan. Tiyatro ve sinema gibi. Okullarımızın çoğunda Çanakkale’de destanlaşan olaylar sahneleniyor ve oldukça da etkili oluyor. Fakat, bu anlamda çalışmaların Kültür Bakanlığı uhdesinde her ilçe, belde ve köye ulaşacak şekilde organize ve bir bütünlük içerisinde sunulması daha isabetli olmaz mı? Ara ara yazıyorum, bir kez daha tekrarlayarak bu paragrafı kapatıyorum. Tarihimizde yer almış destanlaşan ve dünya tarihine yön veren olaylar neden kaliteli sinema filmleriyle anlatılmaz acaba? Elalem bir cesur yüreğini, bütün dünyaya sunarken biz binlerce cesur yüreğimizden bir tanesini bile kendi çocuklarımıza bile anlatamıyoruz.
Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün düzenlemiş olduğu Hızlı Okuma Seminerleri guruplar halinde hafta sonu yapıldı bu hafta sonu da devam edecek. Öğretmenlerimizin yoğun ilgi gösterdiği hızlı okuma seminerine katılım bu tür etkinliklerin çok yerinde ve faydalı olduğunu gösterdi. İnşallah bu tür seminer, konferans, panel ve benzeri kurslar artarak devam eder.
Çağın değişen ve gelişen anlayışlarından birisi de okuma ile ilgili. Zamanın yetersizliğinden şikâyet edilen günümüzde bunu çözmek için ‘hızlı okuma’ teknikleri ihdas edildi. Amaç; aynı süre içerisinde daha fazla okumak ve anlamak. Okuma konusunda sıkıntıları olan bir toplum olarak, bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da dışarıdan ithal edilen hızlı okumanın bizi hangi mecralara sürükleyeceğini merak ediyorum. Bana sorarsanız; okuma amacınıza göre hızınız değişmeli derim. Örneğin, hayatının geri kalan kısmında hiç işine yaramayacak bilgilerin test edildiği bir sınava hazırlanan öğrenci için hızlı okuma elbette çok faydalı olacaktır. Ancak edebi bir metin ya da kelimelerden ziyade manaya ağırlık veren bir kitabı hızlı okumak faydalı değil aksine zararlı olacaktır. Mananın yakalanamaması ve verilen mesajın günlük hayatla ilişki kurdurulamaması o okumayı boşa çıkaracaktır. Nasıl ki bir gazeteyi veya dergiyi okuma hızı bir fikir kitabını okuma hızı ile aynı olamayacağı gibi.
İngilizce de normal okumanın dışında yapılan iki okuma şeklini ifade eden iki kelime var. ‘Skimming’ ve ‘scanning’. Tam olarak Türkçe karşılık bulamadığım bu iki kelimeden ‘scanning’ de parçada belli bir kelime veya cümleyi bulmak amacıyla hızla göz gezdirilir. Tarama yapılır. Anlam üzerinde durulmaz. ‘Skimming’ yapılırken ise yine normal okumadan biraz daha hızlı bir şekilde okunur ama bu sefer hedef manadır. Aslında bu kavramlarla birlikte okuma konusunun üzerinde oldukça fazla durmak gerekiyor. Ama bu yazıda değil tabii.
Bitirirken hızlı okuma ile ilgili sıkça vurgulanan bir ifadenin hiç dikkate alınmayan bir yönüne dikkat çekmek istiyorum. Özetle diyorlar ki; Birçok kişi “Bir metni normalden daha hızlı okumaya çalışırsak okuduğumuzu anlamakta güçlük çekeriz.” endişesi taşımaktadır. Ancak bu tamamen yanlış bir kanıdır. Aksine hızlı okumada konsantrasyonunuz artmakta tamamen yaptığınız işe odaklanmaktasınız. Şehirler arası yolda giden bir aracı düşünün, 30-40 Km hızla giden araç sürücüsü mü daha dikkatlidir, 120 Km giden mi? Yavaş giden çevreyi seyrederek gideceği gibi, her an farklı düşüncelere dalma olasılığı da vardır. Hızlı olan ise dikkatini araç kullanmaya vermiştir. Dikkati daha yoğundur ve yaptığı işe odaklanmıştır. Dikkat ve motivasyonu azami derecededir. Beynimizin çalışma hızı okuma hızımızın kat kat üzerindedir. Beynimizden dakikada en az 500-600 sözcük geçmektedir, okuma hızınız 200 Klm/Dk ise, yaklaşık 300 kelimelik boşluk kalmaktadır. İşte bu boşluğa başka düşünceler üşüşmektedir. Eğer okuma hızımızı artırırsak arada boşluk kalmayacak, araya başka düşünceler sıkışmayacak ve okuma, anlama oranımız artacaktır. İyi, hoş da peki hızla giderken çevremizde kaçırdığımız güzellikler ne olacak? Amaç sadece gitmek midir? Nasıl gittiğimizin hiç önemi yok mudur? Boşluğa üşüşecek cümleler aslında bizim o okumalardan elde edeceğimiz gerçek faydalar değil midir? Okuduğumuz ile mevcut bilgilerimizin etkileşime girdirilmesi değil midir? Araya başka düşünceler sıkışmadan yani ayrıntılarla kendi fikirlerimizle çarpıştırmadan sadece bütüne ait paket ana düşünceyi almak sağlıklı bir yöntem midir? Kişiden kişiye değişmekle birlikte hızlı okuma sürecinin seyrini hep birlikte izlemeye devam edelim. Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla kalın, hoşcakalın.