Sinema dünyasında bir film tuttu mu hemen devamı çekilir. Özellikle, Hollywood bu konuda pek mahirdir. Rocky, Rambo, Polis Akademisi, Matrix, Yüzüklerin Efendisi ve daha niceleri. Vatandaş da merakla bekler serinin yeni filmlerini. İlgi azalıncaya kadar devam eder yapımcılar bunları vizyona koymaya. Zamane insanının aşırı televizyon toplumu olduğundan mı bilinmez, dünyayı yöneten uluslararası sermaye de aynı filmi defalarca sahnelemesine rağmen, hala müşteri bulur kendisine.
Evet, yeni filmimizin fragmanları dönmeye başladı medya organlarında. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun İran’ın nükleer çalışmalarına ilişkin raporu bu filmin giriş bölümünde yer alıyor. Başrol yine tanıdık, bildiğimiz Birleşmiş Milletler ve onun nevi şahsına münhasır bağlı kuruluşları. Bir hafta önce, bir kuruluşu göstermelik aklıselim bir karar verdirilip güven tazelettirilen ve arkasından başka bir kurumu ile verilmek istenen mesajı dünyaya yutturmaya çalışan uluslararası örgüt. Daha önceki yazılarımızda da yazmıştık. Hani, şu dünyaya kendini; “dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan, kendini adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş” olarak tanıtıp, ağababalar ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya’nın veto hakkı bulunan Birleşmiş Milletler. Filmimiz yine Ortadoğu’da geçiyor. Senaryomuz tanıdık. Kendisinde ne kadar olduğu bilinmeyen ABD tüm dünyaya İran’ın atom bombaları konusunda uyarıyor. Yaptırımların artmasını istiyor. Belli ülkeler ilgili kararları alıyor ve harekete geçiyor. O ülkenin halkı kurtarılıyor. Demokrasi ihracı tamamlanıyor. Serinin son filmi Irak’ta olduğu gibi kaliteli(!) yöneticiler işbaşına getiriliyor.
Filmi anlatıyorum diye kızanlar olabilir. “Biz daha izlemedik” diye düşünüyorlar belki. Birçoğunuz da, “bu filmin öncekilerden farkı yok” diyebilir. “Eee, biz bunları zaten biliyoruz” diyen okuyucularımızda çıkabilir. Onlara şunu söylerim altını çizerek; bu film diğerlerinden farklı olabilir. Saklı tutulan bir senaryo ile bizi de bu filme dâhil edebilirler. Hani hep denir ya, “Irak, Suriye, İran ve en son Türkiye bunların hedefi” diye. Sıralamayı bozmadıklarını kim iddia edebilir? Altı ay öncesine kadar “kanki” olduğumuz komşu ülkeye savaş açma noktasına gelebileceğimizin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini gördükten sonra büyük konuşmamak lazım. Güneydoğu’da terörün artışı, İsrail’in son zamanlardaki İran’a efelenmesi ve NATO’nun ısrarla ülkemize füze kalkanı çalışmasına bakınca insan iyimser olamıyor. Tekrarından dolayı adına film demiş olsak ta, yaşananlar acı birer gerçekti. Bizleri de içine alan büyük bir vebal var orta yerde ve de bir hesap.
Temenni odur ki; dünyayı sömüren lobinin önde gelen ülkesi ABD, her başkanına verdiği ‘kanlı bir doğu ülkesi hatırası’ fırsatını bu başkana vermesin. Dahası; vahşi ve kural tanımayan bu azgın lobi yeni planlarına ezber bozan, kahraman milletimizi dâhil etmesin. Yeniden buluşuncaya kadar sağlık ve huzurla kalın, hoşcakalın.