Büyük bir bütçe ayrılarak çekilen Fetih 1453 filmi geçtiğimiz hafta gösterime girdi. Tarihteki büyük başarılarımızın filmlere konu olmamasını eleştiren birisi olarak bu filmin ilk haberlerinin duyulduğu andan itibaren heyecanlandığımı belirtmeliyim. Doğal olarak filme giderken beklentilerim de büyüktü. Bir çağı kapatıp yeni bir çağı başlatan olayın filmiydi sonuçta. Maalesef umduğumu bulamadım. Yine de filmi değerlendirmeden önce sinema sektörüne böyle bir filmi dâhil eden ekibin teşekkürü fazlasıyla hak ettiğini de belirtmeliyim.
Filmin teknik altyapısına büyük önem verilmiş ve Hollywood teknolojisi kullanılmış. Gelişmiş sinema teknikleri bolca kullanılmış. Ancak; filmin maddi anlamda her şeyi düşünülmesine rağmen verilmesi gereken mesaja hiç çalışılmamış. Fetih hadisesi derinlemesine incelenmemiş. Hal böyle olunca da tarihte muazzam bir olayın gerçekleşmesine vesile olan Fetih ruhu oldukça sığ kalmış. Giriş bölümündeki sahneyi çıkarsak filmin herhangi bir ülkenin herhangi bir savaşını anlatan filminden farkı kalmayacak. Bu malzeme ile büyük fırsat kaçırılmış diyebiliriz. Daha çok, İstanbul’un fethinin filmi yapılsın da nasıl olursa olsun der gibi olmuş. Mutlaka yerli bir bilgisayarımız olsun deyip ana parçalarını dışarıdan alıp topladıktan sonra bu yerli bilgisayar demek gibi. Evet, dışı yerli duruyor ama içindeki sinema dili, kullanılan öğeler alışıldık tanıdık şeyler. Filme yapılan eleştirilerin belki de çıkış noktası burası. Anlatılan olay İslam şuurunun gereği; fetih, anlatmak için kullanılan malzeme ise Hollywood anlayışının ürünleri.
Filmin süresi iyi kullanılamamış. Bu kadar uzun sürede daha çok, fetihle örtüşen mesajlar verilmeliydi. İstanbul’un fethedilmesinin artık bir zorunluluk olduğunun çok iyi ortaya konulması gerekirdi. O dönem halkının yaşam tarzı özüne sadık kalınarak anlatılmalıydı. Kendisi siftah yaptı diye müşterisini yandaki esnafa yönlendirebilen bir yaşam tarzıydı o. O dönemin İstanbul idarecilerinin zevk sefa ve zulüm içerisinde olduğunu bütün tarih kitapları yazarken filmde gayet masumlar. Osmanlı padişahının kardeşi de Bizans’ın emrinde.
Filmi izleyen genç İstanbul’un fethinin sadece Sultan Mehmet’in saplantısı zannedecek. Hele hele Sultan Mehmet karakterini zaten sormayın. Eminim izleyen birçok insanın aklına Muhteşem Yüzyıl dizisi gelmiştir. Tarihi film çekeceğiz diye oturup bütün yabancı ülkelerin mevcut tarihi filmlerini izleyen senaristler izlediklerinin etkisinden kurtulamamışlar. Ulubatlı Hasan karakteri de aynı şekilde. Zannedersin bayrağı surlara sadece sevgilisinin intikamını almak için dikiyor. Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve fethin manevi mimari Akşemseddin karakteri de filmin en facia karakteri. Rastgele seçsen bu kadar olmaz. Mübarek bir hoca ama Allah peygamber lafzı hocamızın ağzına hiç uğratılmamış. Mehmet Ali Birand nasıl 28 Şubat belgeseli çekip de dönemin hakikatlerini hakkıyla göstermiyor ya da gösteremiyorsa, bu filmde galiba konjonktür gereği mana kısımlarını teğet bile geçememiş.
Filmin görselliği ile ilgili genel eleştirileri bolca duyacağınız için onlara fazla girmiyorum. Sadece bir iki tanesine değineyim. Gemilerin batırılma sahnesi bilgisayarda yapılmış ve gemi bir bilgisayar oyununda olduğu gibi iki saniye içinde yok oluyor. Harem desen zulfuyare dokunulmadan anlatılmış özellikle kıyafetler ile. O dönem mehter var olmasına rağmen filme uğramamış. Allahüekber nidaları da var yok belli değil. Sultan Fatih’in son gün namaz sonrası hücum emrini verirken “saldırıııın” demesi de bir başka hata. Filmin müzikleri hiç etkili değil. Çıktıktan sonra en ufak bir melodi bile aklınızda kalmıyor. Bu kadar eleştiriyi okuduktan sonra yahu bu filmin hiç mi güzel tarafı yok diyebilirsiniz. Elbette var. Artık kendi tarihimizi anlatan ve en önemlisi sinema değeri taşıyan bir filmimiz var. Keşke filme fethin ruhunu kavratacak bir mesaj eklenseydi ve de fethin hakkı teslim edilseydi.
Önümüzdeki dönemlerde inşallah tarihi olayları işleyen sinema filmlerimiz artar. Ve inşallah hakkını verirler, hem tarihin hem de yapacakları işin. Tekrar buluşuncaya kadar sağlıcakla kalın, hoşcakalın.
bu film aşırı derecede güzel hiç düşnmediğim kadar izlemeyenlerin izlemesini tercih ederim.
bu film aşırı derecede güzel hiç düşnmediğim kadar izlemeyenlerin izlemesini tercih ederim.
bu film aşırı derecede güzel hiç düşnmediğim kadar izlemeyenlerin izlemesini tercih ederim.
Yazınızın büyük bir bölümüne katılıyorum. Özellikle AKŞEMSEDDİN hocamızın o büyük akıl hocalıgını aktaramışlar bile ders kitablarında gördügümüz bir fethin üzerine çıkamamışlar. Özellikle başka milletlerin yapıtlarında yenilginin bile nasıl antaldıgı örnekler var CESUR YÜREK gibi bunlara bakarak başarısız kalmış bir yapıt. Ancak bu filimle görülen şu ki herkes emeginin karşılıgını alınıyor zaferlerle dolu şanımızın bu tür görsellerle çogaltılması gerekiyor halkımızda emeginin karşılıgını fazlasıyla verir..
Yazınızın büyük bir bölümüne katılıyorum. Özellikle AKŞEMSEDDİN hocamızın o büyük akıl hocalıgını aktaramışlar bile ders kitablarında gördügümüz bir fethin üzerine çıkamamışlar. Özellikle başka milletlerin yapıtlarında yenilginin bile nasıl antaldıgı örnekler var CESUR YÜREK gibi bunlara bakarak başarısız kalmış bir yapıt. Ancak bu filimle görülen şu ki herkes emeginin karşılıgını alınıyor zaferlerle dolu şanımızın bu tür görsellerle çogaltılması gerekiyor halkımızda emeginin karşılıgını fazlasıyla verir..
Yazınızın büyük bir bölümüne katılıyorum. Özellikle AKŞEMSEDDİN hocamızın o büyük akıl hocalıgını aktaramışlar bile ders kitablarında gördügümüz bir fethin üzerine çıkamamışlar. Özellikle başka milletlerin yapıtlarında yenilginin bile nasıl antaldıgı örnekler var CESUR YÜREK gibi bunlara bakarak başarısız kalmış bir yapıt. Ancak bu filimle görülen şu ki herkes emeginin karşılıgını alınıyor zaferlerle dolu şanımızın bu tür görsellerle çogaltılması gerekiyor halkımızda emeginin karşılıgını fazlasıyla verir..