Her hafta bir konuyu mercek altına alıp kendi bakış açımızla bu köşemizde sizlerle paylaşıyoruz. Nesnel yaklaşım tarzıyla, iyiye güzele ve doğruya katkı sağlamak derdimiz. Kitle iletişim araçlarının bu kadar yaygın olduğu günümüzde insanlara ne kadar sesimizi duyurabiliyoruz tam bilmek mümkün değil ancak toplumun önünde tüm değerlendirme, yargı ve eleştirilere açık olmanın sorumluluğunu biliyoruz. Ve, yazmaya devam ediyoruz. Gelin bugün birazda dünyada neler olup bittiğine bakalım.
Ara ara televizyonun kumandasını alıp CNN, BBC, El Cezire gibi kanallarda ne var ne yok bakıyorum. Pazartesi sabah bir anda hepsi son dakika alt yazılarıyla Üsame Bin Ladin’in öldürüldüğü haberini geçmeye başladı. Arkasından Beyaz Saray’a bağlanıldı. Amerikan bayrağının hemen yanında boş bir kürsü ve birkaç dakika sonra ağır adımlarla kürsüye gelen Obama. Uluslararası terör örgütü liderinin öldürüldüğünü tüm dünyaya duyuruyor. Ayrılırken yine koridordan ağır adımlarla gidiyor ve sol tarafta bulunan odalardan birine yönelerek kayboluyor. Tıpkı Hollywood filmlerinde olduğu gibi Amerika bir kez daha dünyayı kurtarıyor! Psikolojik harekât ve bilinçaltı yönlendirme konusunda uzman olan Amerikalılar önce bir düşman oluşturuyor ve sonra da o düşmanı yerle bir ediyor. El Kaide ve benzeri terör örgütlerinin İslami bir kaygılarının olmadığını, onların silah başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarını temin eden Amerika elbette biliyor. Bugün, Irak ve Afganistan başta olmak üzere dünyada birçok ülkede terörün kaynağı olan da kendileri. Yine yazdılar ve oynadılar. Ancak bu kez ABD başkanlık seçimlerine az bir zaman kaldığından olsa gerek pek çok soruya iyi hazırlanmadan çıkmışlar. Fazla uzatmayalım, terörün her türlüsünü lanetlerken kimlerin terörden çıkar sağladığını ve perde arkasında neler döndüğünü de sorguluyoruz.
Tunus ile başlayan ve diğer Ortadoğu ülkelerinde devam eden isyanlar ve iç karışıklıklar, dış müdahalelerle devam ediyor. Özellikle, Suriye ve Libya’da bir türlü sular durulmuyor. Buralarda ne olup bittiği konusunda kimse net bir şey söyleyemiyor. Belki de istenen budur. Belki de pazarlıklar devam ediyordur. Belki de bu kez anlaşamıyorlardır paylaşımın ne olacağı konusunda. Sağlıklı ve doğru bilgiler gelse anlayacağız ama şu aşamada çok şeylerin dünya kamuoyundan gizlendiği ortada. Bu ülkelerde insanların can ve mal emniyetlerinin kalmamış olması dünya medyasında hiç yer almıyor. Sivillerin üzerine ateş açılması ve yaşlı genç çocuk demeden insanların ölmesi artık dehşete düşürmüyor izleyenleri.
Birileri yüzyıl sonrasında galiba yeniden haritalarda değişiklik yapmak istiyor. Bunu yaparken de bir telaş ve panik içerisinde dünyayı kan, gözyaşı ve zulüm ile dolduruyor. Sebebi her ne olursa olsun, zulüm ve haksızlıkla kimse uzun süreli bir yere varamaz. Bir şey elde edemez. Dünyadaki bu üzücü gelişmelerin ülkemize etkileri ve sonuçlarını da başka yazılarda değerlendirmek üzere sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.