Dostuna her sırrını verme, bir gün düşmanın olabilir. Düşmanına ağır sözler söylemekten çekin bir gün dostun olabilir. Bu söz hep düşündürmüştür beni. Acaba ne kadar dikkat ediyoruz buna. Dostun herkes tarafından kabul edilmiş ortak bir tanımı var mı? Arkadaş kelimesi dost kelimesi ile aynı anlama gelir mi? Ya da dostluğu anlatan daha güzel kelimeler var mı? Soruları arttırabiliriz. Cevap ise herkesin kendine göre bulduğudur. Ve en doğru cevaptır o.
Çok yazarlar şairler anlatmaya çalışmıştır asırlar boyu dostluğu. Her biri farklı boyutlarıyla ele almış ve kelimelerin gücünün yettiği kadar anlatmıştır. Atasözlerimiz ise her zaman olduğu gibi bu konuda da doğruluğu defalarca ispatlanabilecek şekilde özetlemiştir tek cümleyle. Yazımızın başında yer verdiğimiz atasözü de bu anlamda bizleri uyarıyor. Sır konusunda belki aynı oranda değil ama düşmanımıza ağır sözlerde sınır tanımıyoruz. Öfkenin de etkisiyle en son söylenecek sözleri daha baştan boca ediveriyoruz. Peki, o sözlerin bir faydası oluyor mu o anda? Hayır! Aksine yarayı daha da derinleştiriyor o kadar.
Atasözlerimizle devam edelim. Dost sanma şanlı vaktinde olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı. Abdalın dostluğu köy görününceye kadardır. Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır, o da söyler dostuna. Dost acı söyler. Dost yüzünden, düşman gözünden bellidir. Düşenin dostu olmaz. Dostun attığı gül onulmaz yara açar. Dostun attığı taş baş yarmaz. Düşmanınki kayar geçer, dostunki koyar geçer. Çok sevdiğim bir atasözü var. Cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.
Ve bir güzel söz dostluğu anlatan;
Dost dediğin
Yangınlar varken yüreğinde sırf senin için acısını dindirip
Üzülme diye sırtını sıvazlayabilendir.
Ve hüzünleri kalbinin derinliklerine kilitleyip
Seninle gülebilendir.
Dost, sen yanından ayrıldığın zaman bile senin derdinle
Sensiz ağlayabilendir.
Her zaman yanında olamasa da gönlünü sana doğru uçurup
Gözyaşlarının eşiğinde sana dua edendir.
Kıymet bekleyen değil kıymet verendir.
Davet bekleyen değil koşup gelendir.
Dost dediğin
Genelde senin en çok sevdiğin deği, seni en çok sevendir.
Bitirirken yazayım. Şahsıma münhasır bir tecrübe neticesinde bu satırlara yer vermiş değilim. Bilakis diyorum ki; hala nefes alıp veriyorsak, fırsat varken dostlarımızla bir an önce helalleşelim, gönüllerini alalım. Madem diyoruz, ‘dünya üç günlük, dünya kimseye kalmaz’ ayrılırken gitmeyelim dargın ve kırgın. Yeni yazılarda görüşünceye kadar hoşcakalın.