Yaşanan hızlı gelişmelere bağlı olarak, son yazılarımızda dünyada ve özellikle bölgemizde gelişen olaylar yazılarımızın konusunu oluşturdu. Bu yazımızda akıp giden gündemin aksine ilginç ve düşündürecek bir hikâyeyi paylaşalım.
Bir vakit, adamın biri gayri meşru yoldan kazandığı paralarla kendisine bir inek alır. Belli bir süre sonra yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaşi Veli’nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. Dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi gördüğü için faydalı olacağını düşünür. Durumu Hacı Bektaşi Veli’ye anlatır. Hacı Bektaşi Veli:
– Helal değildir der ve bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu bu kez Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaşi Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya sebebini sorar. Mevlana cevap verir:
– Biz bir karga isek, Hacı Bektaşi Veli şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaşi Veli’nin dergâhına gider ve Hacı Bektaşi Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini Hacı Bektaşi Veli’ye sorar. Hacı Bektaşi Veli de söyle der:
– Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
Zanların, yanlış anlamaların ve kavgaların bol olduğu bir devri yaşıyoruz. Bu iki muhteremin bakış açılarını günümüzde bırakın yaşamayı, kavramak mümkün mü acaba? Yeni yazılarda görüşmek üzere sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.