İptal edilen KPSS sınavının kötü izleri daha hafızalardan silinmeden bu kez YGS sınavı tartışmaları başladı. Sınavın ardından basına dağıtılan kitapçığı inceleyenler cevapların algoritmasını görünce bunun planlı şifre olduğu ve bazı kişi ya da gruplara sızdırılmasının mümkün olabileceği iddiasını ortaya attılar. Sınav sorularını cevaplandırma yayın hakkının geçmiş uygulamaların aksine tek bir kanala TRT’ye verilmesi ve ilk kez kişiye özel kitapçık basımı olayı daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Aylardır gece gündüz bu sınavla yatıp kalkan öğrenciler, onları çalıştıran öğretmenler ve aileler hepten bir belirsizliğin ve şüphenin içine öyle ya da böyle itilmiş oldu.
Peki, şimdi ne olacak? İptal edilen KPSS öncesi izlenen yolun ne kadar yanlış olduğu görüldü. Bir hata olmadığını söylemek, ya da birilerinin açıklamalardan tatmin olmuş olması hiç bir şey ifade etmiyor bilimsel ve zihinsel anlamda. Yanlış işler olabilir ve pekâlâ kasıtlı ya da kasıtsız olabilir. Bu araştırılır ki bu çok zor bir iş de değildir. Kasıt varsa suçlular cezalandırılır. Nitekim binlerce memur adayının hayatını etkileyecek sınav iptal olmuş fakat kamuoyuna iptal olan sınava dönük süreç ile ilgili bilgi verilmemiştir. Şimdi, bu olayın netleşmesine katkıda bulunup şüpheleri ortadan kaldırmak yerine “seçim öncesi yıpratma çabaları” ya da “topyekûn art niyet vardır” deyip geçmek sorunu derinleştirir. Bu tür toptancı yaklaşımlar daima sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirir. Toptancı yaklaşım derken yorum yapmaktan çekinenler de var. Aslanın koyun, kurt ve tilki ile olan hikâyesindeki gibi. Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar. Koyun evet diye yanıtlar çünkü öyledir. Aslan bu cevaba kızar ve koyunu oracıkta parçalar. Daha sonra aslan kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar. Manzarayı görmüş olan kurt hayır diye cevaplar korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz. Sıra tilkiye gelir. Aynı soruyu tilkiye de sorar aslan. Tilkinin cevabı ilginçtir. “Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor.” Bilgisayar sisteminde her adaya özel soru ve cevap anahtarı istismara açık bir sistemdir. Önceki yıllarda yapılan uygulama hiç değilse bu yönde soru işaretleri oluşturmuyordu. Kısaca acemilik bir mazeret değildir. Ülkenin geleceğine yön verecek kadroların seçileceği sınavlar çok titiz ve çok büyük hassasiyetlerle gerçekleştirilmelidir.
Ölçme ve değerlendirme sistemimizin sağlıklı olmadığını daha önceki yazılarda vurgulamıştık. Tekrara lüzum yok. Ülkemizde bu alanda çalışma yapan profesörlerden acilen bir heyet oluşturulmalı. Bunu yaparken atama değil, kura usulü tercih edilmelidir. Bu heyet atama ile oluşturulmaz ise daha tarafsız çalışabilme fırsatını bulacaktır. Üniversiteler kendilerine gelecek öğrencilerin seçme sınavında böylece daha fazla etkin de olacaktır. Şüphe ve tartışmanın oluşmasını önlemek için her sınava farklı heyet oluşturulabilir. Sınav heyetleri kendi içinde görev dağılımı yapabilmelidir. Burada uzun uzun irdelemeye gerek yok. Şeffaf, sorgulanabilir, hakkaniyetli ve şüpheden uzak bir sınav sistemi oluşturmak imkânsız bir şey değildir. Sınava endekslenmiş bir sistemde ölçme ve değerlendirmenin soru işaretleri oluşturması eğitim ve öğretimi imkânsız hale getirme tehlikesi vardır. ‘Sorun yok’ demenin sorunu çözmediğini ve eğer gerçekten sorun yoksa her şeyi net bir şekilde ortaya koymanın gerekliliğini unutmamak lazım.
Sağlıklı, şeffaf ve nitelikli bir ölçme değerlendirme sistemi oluşturulmadığı sürece bu tür tartışmaların sonu gelmeyecektir. Bu gerçekleştirilmiyorsa o zaman geriye bir tek söz kalıyor. Eskilerin ‘ayıkla şimdi pirincin taşını’ deyiminden hareketle; ayıklayın o zaman ygs’nin şifrelerini! Yeni yazılarda buluşuncaya kadar sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.