Arşivlerin Dili Yok mu?

arsivler

Yazmak istemiyor insan aslında. Gittikçe sığlaşan yaşadığımız tartışmaları. Gazeteler, televizyonlar, internet siteleri, facebook, twitter… Millet bu tartışmalarla mı yatıp kalkıyor bilmem. Geçen haftaki yazımızda; “zincirleme bir etkiye hazır olun” demiştim. Ses kayıtlarının piyasaya sürülmesi ve operasyonların bu kadar polisin yer değişikliğine rağmen devam etmesi ile birlikte işler iyice çığırından çıkmak üzere. Birinin ak dediğine öbürü kara diyor. Birilerinin suçlu ilan ettiği öbür tarafın kahramanı oluyor. Halbuki dün ikisinin de kahramanıydı. Öbür tarafın kahramanı bunların yeni haini oluyor. Dün her ikisinin de suçluları ve hainleri olanlar bugün bir tarafın mağdur edilmişleri oluyor. Dünün mağrurları olan bu taraflar bugün mağdur olduklarını iddia ediyor. Kafanız karıştı değil mi? Sakin olun!

Bir cümle özetliyor olanları. “Dün dündür, bugün bugündür.” Yakın siyasi tarihimizi uzun süre meşgul etmiş meşhur politikacının sözüdür bugün şahit olduklarımız. 17 Aralık’tan önce ve sonra olarak ayrılan dün ve bugün. Eğer bir gecede olağanüstü şeyler olmadıysa söylenenlerin hangisine itibar edeceğiz? Partiye mi cemaate mi? Çok kısa süre öncesine kadar birbirlerini gece gündüz övenlerin arşivleri bile iflas ettiren bugünkü söylemleri neyin nesi? Ya dün söyledikleri doğru değil ya da bugün söyledikleri! Bakmayın siz taraftarların fanatik söylemlerine. Kaptırmayın kendinizi. Kaptıracak gibi olursanız da sorun yok. Dün dündür bugün bugündürü ters yüz eden bir ‘arşiv’ gerçeği var. Açın internetten fanatizmin doruklarında gezen gazetelerin arşivlerini, şöyle geriye doğru. Bugün en uç sözleri edenlerin cümlelerine bir bakın arşivlerden. Ah, o arşivlerin dili olsa da bir seslense bu fanatiklere. Sorsa “dün ne söylüyordunuz, bugün ne söylüyorsunuz” diye.

Dün ve bugün diye hararetli bir şekilde haklı çıkmaya çalışanlar aslında “yarınları” bitirdiklerinin farkında değiller. Neler ile oyalanırken, hangi büyük planların parçası olduklarından ve de aynı oyunlarla aldatıldıklarından haberleri yok. Çok fazla değil üç dört yıl önce bozduk dedikleri büyük oyunun oyuncağı olduklarını anlamadıkları gibi, bugün oynadıkları ama kullanıldıklarını belki yarın da anlayamayacakları oyun gibi. Oyun içinde oyun! Amerikan ve İngiliz istihbaratçılarının, toplum mühendisi bozuntularının staj konusu oyunlar. “Ben kesinlikle siyonizm işbirlikçisi olup ona hizmet etmem” türküsünü söyleye söyleye bir ömür boyu siyonizmin emellerine hizmet etmek gibi. Bitmez ama Allah’ım aklımızı koru diyerek bitirelim. Haftaya yeni yazılarda Sanal Ortam köşemizde buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık