Kıymetli okuyucularımız, değerli dostlar. Sanal Ortam köşemizde her hafta farklı konularla buluşmaya devam ediyoruz. Ülke gündemi olmasa da oldukça hareketli ve yoğun bir yerel gündemimiz var. 2014 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimler ile ilgili süreç başladı. Aday adayları, temayül yoklamaları, ön seçim, genel merkez, büyükşehir, belediye başkanlığı, meclis üyeliği yerel gazetelerimizde sıkça görmeye başladığımız kelimeler artık. Muğla’nın büyükşehir olması ile birlikte seçimlerin boyutu eskilerine nazaran biraz farklılaştı. İlçe belediyelerinin yetkisi azaldı. Büyükşehir belediye başkanlığı, büyükşehir belediye meclis üyeliği, başkan danışmanlıkları, genel sekreterlik ve yardımcılıkları, daire başkanlıkları çok daha önemli hale geldi. Gelmesine geldi ama Fethiye ilçemiz özelinde yeni bir şey yok. Herkes bütün dikkatini ve enerjisini ilçe belediye başkanlığına vermiş durumda. Aday adayları, sivil toplum kuruluşları, önde gelenler, basınımız, köşe yazarlarımız, büyükşehire kafa yoran yok gibi neredeyse. Ne diyelim? Hayırlısı olsun! Önümüzdeki yazılarda geniş bir şekilde bu konuları değerlendireceğiz. Ama gelin şimdi affetmek üzerine güzel bir ders var, onu okuyup bu yazıyı bitirelim.
Bir öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur. “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?” Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin” Öğrenciler bunu da yaparlar. “Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen; “Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.” Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? Hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlarlar. “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk.” Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu anlamlı sözleri söyler. “Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”
Ben paylaştım sevgili dostlar, gerisi size kalmış. Haftaya tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.
Hukuki bi affı, bu örnek tam olarak izah edemez; bu örnekle modellenemez, Zira; merhametin olduğu yerde adalet tecelli edemez; kamu güveni, kamu düzeni ve barışı gibi kavramlar yer ile yeksan olur.Ama, eli silahlı bu ülkeyi bölme kasdı olan PKK ya sınır dışına çık ben sana ilişmeyeceğim deyip, her TSK ve idari birime “ilişmeyin” sözlü emrini vermek açıkça olmasa da üstü örtülü bi AFTIR.Hem de bal gibi bi aftır… Sonra da en küçük bi adli suçtan dolayı “kaçma Şüphesi” var diye tutuklamaya gerekçe yapmak da tutarsızlıktır.
Hukuki bi affı, bu örnek tam olarak izah edemez; bu örnekle modellenemez, Zira; merhametin olduğu yerde adalet tecelli edemez; kamu güveni, kamu düzeni ve barışı gibi kavramlar yer ile yeksan olur.Ama, eli silahlı bu ülkeyi bölme kasdı olan PKK ya sınır dışına çık ben sana ilişmeyeceğim deyip, her TSK ve idari birime “ilişmeyin” sözlü emrini vermek açıkça olmasa da üstü örtülü bi AFTIR.Hem de bal gibi bi aftır… Sonra da en küçük bi adli suçtan dolayı “kaçma Şüphesi” var diye tutuklamaya gerekçe yapmak da tutarsızlıktır.
Hukuki bi affı, bu örnek tam olarak izah edemez; bu örnekle modellenemez, Zira; merhametin olduğu yerde adalet tecelli edemez; kamu güveni, kamu düzeni ve barışı gibi kavramlar yer ile yeksan olur.Ama, eli silahlı bu ülkeyi bölme kasdı olan PKK ya sınır dışına çık ben sana ilişmeyeceğim deyip, her TSK ve idari birime “ilişmeyin” sözlü emrini vermek açıkça olmasa da üstü örtülü bi AFTIR.Hem de bal gibi bi aftır… Sonra da en küçük bi adli suçtan dolayı “kaçma Şüphesi” var diye tutuklamaya gerekçe yapmak da tutarsızlıktır.