Aa! Top Yuvarlak Değilmiş!

Bilmem hatırlar mısınız, bir kredi kartı firmasının reklamı vardı. Atılan gol sonrası çılgınca sevinen seyirciler gösteriliyor ve ardından, “Paranın satın alamayacağı şeyler vardır” diye bitiyordu. Son günlerde, ardı ardına başlayan futbolda şike soruşturmaları ve tutuklamaları sürdükçe bu reklam aklıma geliyor ve gülümsüyorum. Reklam galiba çok da gerçeklere dayalı hazırlanmamış. Para bu tür şeyleri de satın alabiliyormuş!

Paragrafın sonuna ünlem işaretini özellikle koyuyoruz. Çünkü Türkiye liglerinde geçtiğimiz sezon oynan maçlar ile ilgili yargı süreci yeni başlamış ve henüz sonuçlanmamıştır. Nasıl sonuçlanacağına dair bir şey söylememiz bu aşamada mümkün değil. Bundan birkaç yıl önce İtalya’da ortaya çıkanları anımsayınca aslında paranın satın alma gücünü çok hafife almamak gerekiyor belki de.

Naklen maç yayın hakları başta olmak üzere futbolcu transfer bütçeleri ve reklam gelirleri ile çok büyük paraların döndüğü bir sektör futbol. Aslında büyük bir zincir. Bir halkada oluşan bir sıkıntı bütün sistemi etkiliyor. Sistemin emekçileri, kahramanları ve hainleri ortaya çıkıyor. Bazen bir maç sonucuna göre günlerce gazetelerin, televizyonların ve internet sitelerinin gündemi belirleniyor. Son yıllarda baş gösteren sanal bahis oyunlarıyla da artık iş tamamıyla şirazesinden çıkıyor. Bahis, iddia, toto, loto derken maçın içine maç dışı unsurlar etki etmeye başlıyor. “Bu da olur mu?” dedirten pozisyonlar, imkânsız penaltılar, verilemeyen ofsaytlar gırla gidiyor. Şu veya bu takım, ya da şu maç bu maç demiyorum. İzleyenler zaten biliyor. Öyle maçlar oynanıyor ki, bilgisayarda oynanan Fifa, Pes gibi futbol oyunlarında rakip takımı en basit düzeye bile alsan bu kadar olmaz dedirtecek cinsten. Teknoloji çağındayız. Atılan adımın, verilen nefesin takip edilmesi mümkün. Her maç sonunda kaybeden tarafın söyleyebileceği türden iddiaların aksine çok ciddi bilgi ve belgeler olmasa yargı süreci bu noktaya taşınmazdı. Bundan sonra ne olabileceğini kestirmek mümkün değil ama birkaç hususu ortaya koymak mümkün. Evet, futbol bir takım oyunu. Ferdi sporların aksine bir kişinin hatası tüm takımı yakabiliyor. Ancak burada samimiyeti ve kastı ayırt etmek bilhassa aynı işi yapanlar açısından imkânsız değil. Her işte olduğu gibi bu işte de ahlâk şart. Alın teri ile oynayanlar açısından bir şekilde maçın sonu var ve düdük çalacak bir gün. Bir diğeri ise, eğer işin hakkını veriyorsan, başarı mutlaka gelecektir. Burada, meşru zeminde alın terinle bir başarı kazanamıyorsan, Avrupa’da nal topluyorsun. Sonrasında da, ‘çiftçinin yeni senesi tükenmezmiş’ hesabı yeni sezon da yeni sezon devam edip gidiyorsun.

Bu hengâmede ülkemizde Spor Hukuku Enstitüsü adında ciddi bir kurum olduğunu öğrendik. Spor hukuku alanında çalışmak ve bu hukuk disiplinini Türkiye’de yeni bir bilim alanı olarak yerleştirmek ve geliştirmek amacıyla kurulan enstitünün son şike olayları ve Türkiye Futbol Federasyonunun tavrıyla ilgili yapmış olduğu basın açıklaması gözden kaçırılmayacak nitelikte.

Futbolda kullanılan meşhur bir tabir var. ‘Top yuvarlaktır’ diye. Bu yaşananlardan sonra, ne dersiniz topun şekli de tartışmaya açılsın. Güzel temenniler söylemek lazım ancak bu kez zor. Sonu büyük bahislere endekslenmiş, anlamsızca abartılan ve azgın fanatizm ile doldurulmuş müsabakalarla ilgili ne söylenebilir? Bekleyip görmek lazım. Haftaya yeni yazı ve farklı konularda buluşuncaya kadar sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık