Tebessüm Ettiren Bir Hikaye

Ara ara çarpıcı, orijinal ve güzel hikâyeleri paylaştığımızı köşemizi takip edenler bilir. Sayfalarca yazsan anca anlatacağın bir meseleyi bir çırpıda özetleyiverir çoğu. Birçoğu düşündürür hikâyelerimizin. Birçoğu da son cümlesiyle koyar mevzuya noktayı. Bu yazımızda ise Kayseri’de yaşandığı anlatılagelen tebessüm ettirecek bir hikâyeyi paylaşalım köşemizde.

Kayseri’de yaşayan işadamı bir gün Bünyan sınırında, Kayseri Malatya karayolu üzerinde bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte içki içer. Yürüyüş mesafesindeki Bünyan’a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlık hem de korkunç bir kar tipi fırtınası başlamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık üç yüz metre mesafedeki, Bünyan’a dönüş yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan’a ulaşma derdindedir. Fırtına daha da şiddetlenir. Adam birkaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip geçen bir araba da yoktur.

Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark eder. Arabanın, tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne? Araba da kimse olmadı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama hem araba hızlanmıştır. Korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja doğru yaklaşır. Adam dua etmeye başlar. Tüm günahları için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın doğru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah’a yalvarış ve yakarış artar ve her seferinde de bir el dışarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir. Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. “Ya Allah koru beni” deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Birkaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç ihlas bir Fatiha okuyarak Bünyan’a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstü başı ıslak ve şok haldedir. Kendisini tanıyanlar hemen sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen olağanüstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında birisi olduğunu bildiklerinden bir şey diyemezler. Herkeste derin bir sessizlik oluşur. Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü’nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler; “Hasan, baksana, şu sobanın başında oturan zavallı adam, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip sonra kendini aniden dışarı atıp inen kişi değil mi?” Haftaya görüşünceye kadar sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık