İlk defa bir yazıya nasıl başlasam diye uzun uzun düşünüyorum. Kolay kolay yaşamadığım bu durumun sebebi ise, hepimizin malumu, medyadan üzülerek takip etmekte olduğumuz KPSS ile başlayan ve diğer sınavlarla devam eden hadiseler ve ÖSYM. Yıllarca hep halk arasında konuşulmasına ve eleştirilmesine rağmen, ‘2010 KPSS’de 350 kişinin tam puan almasına kadar’ gündeme gelmeyen merkez. Binlerce kişiyi etkileyen önemli sınavları yapma görevi verilen ÖSYM bugünlerde tam bir mercek altında. Ve her geçen gün, zaten soru işaretleri olan bu kurumla ilgili güvenleri daha da azaltan haberler gelmeye devam ediyor. Soruların geçmiş yıllardaki sınavlarda da sızmasından tutunda sınav komisyonunda görevli olanların dershanelerle bağlantılarına kadar birçok olmaması gereken durum. Araştırma ve soruşturmalar devam ediyor. Siz bu satırları okurken belki de nihai bir karar verilmiş olabilir. Ancak ne karar verilirse verilsin ortaya çıkan mağduriyetlerin telafisi mümkün görünmüyor.
Ülkemizde her nasılsa, her sınav sonrası o sınavın tartışılan hatalı soruları olur. İlk önce reddedilir, ardından değerlendirilir ve sonrasında iptal edilenler olur. Yerleştirmeler için bastırılan kılavuzlarda hata olduğu söylenir, önce hayır yok böyle bir şey denilip hata olduğunu söyleyenler suçlanır, sonra bir bakalım denilir ve akabinde ‘unutulduğu’ söylenerek düzeltilir. Sınavlarda kopya olduğu, soruların sızdığı iddiası ortaya atılır, tam puan almanın imkânsızlığı geçmiş yıllara bakılarak ortaya konulur, yine her zamanki yaklaşım ile önce kesin bir dille reddedilir sonra da arkası gelir de gelir… İnanın yazmaya zorlanıyorum. Virgül hatanın binlerce genci, aileyi etkilediği, insanların hayatlarına yön veren sınavları yapan bir kurum bu kadar vurdumduymaz olabilir mi? Bu bilgisayar ve iletişim çağında koskoca bir kurumun mazeretleri arasında unutkanlık yer alabilir mi? Bir kişinin sadece bir soruyu bile haksızca puana çevirmesi sınava katılan herkesi olumsuz etkilediği ortada iken hangi gerekçe dikkate alınabilir? Aslında bunların cevabı basit! Çünkü birçok insan ölünceye kadar nasıl tehlikeli bir yere nasıl yetkili kurumlarca üst geçit yapılmıyor ya da önlem alınmıyorsa, maalesef binlerce mağdur da haykırmayınca hakkını aramayınca kimse kılını kıpırdatmıyor. Yetki var ama sorumluluk yok! Suç var, hata var ama suçlu yok! Bedel ödeyen yok! Bu özelliğimizle belki de dünyada sayılı ülkelerden birisiyizdir. Bir problemi, sorunu, eksikliği veya hatayı yok saymak onu ortadan kaldırmıyor sadece gündemden kaldırıyor.
Eğitim sistemimizde yanlışlar olduğu gibi ölçme ve değerlendirme sistemimizde de hatalar var. Beden eğitimi öğretmeni olarak atanacaklara matematik sormak, matematik mezunları ile ingilizce, beden, müzik, resim vb. mezunlarına aynı matematik soruları sorarak sıralama yapmak gibi artık klasikleşmiş ve kabullenilmiş yanlışları tekrar etmeyeceğim. Evlere şenlik bir yabancı dil bilgisi ölçme sınavımız var. KPDS’den bahsedip bitireceğim. Diller dört ana unsura sahip. Konuşma, dinleme, okuma ve yazma. Bir dil ile ilgili yeterliliği anlamak için bu dördünün de ölçülmesi gerekir. Biz de ise yıllardır yüz soruluk bir soru kitapçığı verilir ve iş bitirilir. Dinleme ve konuşma ne oldu? Ne gerek var canım! Bir şey diyen yoksa devam edelim bu klasik sınav sistemine. Ne zaman bazı olumsuzluklar ayyuka çıkar, o zaman bakıveririz dünyadaki uygulamalara. Biz zaten bu çağda bile bu kadar etiketli uzman insanlarla soruları sesli sesli okuyup hazırlamaya devam ederiz! Bizi dinledilerse bizim suçumuz ne? Teknolojiyi geliştirenlerin hiç mi suçu yok?
Bildiğiniz gibi ÖSYM her yaptığı sınavdan ücret alıyor. Şimdi, bu kadar olaydan sonra sınavları olması gereken ölçülerde yapılmadığı yargı kararlarıyla da kesinleşirse ücretleri iade edip bari ödeşelim diyecek mi? İşin mizahı bir tarafa bu işlerin mazereti olmaz. Başta da söylediğimiz gibi bu tür hataların telafisi mümkün olmaz. Acilen ölçme değerlendirme sistemimizi ve yapılan genel sınavları yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. En sağlıklı ve en objektif şekilde, kopya ve haksız uygulamaların olmadığı sınavları gerçekleştirmek zorundayız. Malum test türü sınavlarda üç yanlış bir doğruyu götürüyor ancak bu son yanlışlar ne getirip ne götürecek hep birlikte bekleyip göreceğiz. Tekrar görüşünceye kadar hoşcakalın.