Kral Nemrut, İbrahim peygamberin ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış. Odunları tutuşturmuşlar sonra. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim Peygamberi mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrut’un ne güçlü bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim Peygamber ve başkaları. Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Gökte uçan ve gagasında ateşe atmak üzere bir dal parçası taşıyan bir kartal onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: “Bu acelen niye? Nereye böyle?” Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, “Duymadın mı” demiş. “Nemrut, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.” Bu sözleri duyan kartal kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük? Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?” Su taşıyan karınca, “olsun” demiş. “Hiç olmazsa safımız belli olur.”
Altmış iki yıl önce Filistin topraklarına kurdurulan bir devletin bölgede yapmış olduğu zulüm bitmek tükenmek bilmeden devam ediyor. İnsan hak ve hürriyetleri açısından uluslar arası onlarca sözleşmenin, protokol ve anlaşmanın bir anlam ifade etmediği Filistin topraklarında kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk demeden insanlar ölüyor her gün. Ve en son, birkaç gün önce; insanlık sınavının en çetin geçtiği ilaç ve yiyecek diye inim inim inleyen ambargo altındaki Gazze’ye yardım götüren gemiler daha hedefine varmadan bölgede terör estiren işgalci İsrail tarafından şiddet kullanılarak engelleniyor. Yıllardır yaşanan zulümlerin neredeyse kanıksanır hale geldiği bu son olay insanlığın bir kez daha en zor sınavlarından biridir. Bugüne kadar Ortadoğu sorunu deyip geçilmiş olsa bile, uluslar arası sularda hareket eden ve silahı bulunmayan yardım gemisini şiddet ve zorbalıkla zaptetmeyi göz ardı etmek mümkün değildir. İnsanlığın defalarca sınıfta kaldığı bu ders bir kez daha önüne gelmiştir.
Ne zaman bu konu gündeme gelse hemen hazır paket ifadeler vardır, kaçamak yapılacak. Eee neymiş; onlar da bizi arkadan vurmuşmuş… Dahası Araplar bile sahip çıkmıyor muş. Neymiş efendim bile bile oraya gidiyorlarmış. Geçiniz efendim geçiniz. Tarih kendi dönemsel ölçeğinde yaşanmış ve bitmiştir. Alınacak dersler alınmalıdır. Kendi halkını düşünmeyen kukla yönetimlerin hezeyanlarını ihanetlerini kıyamete kadar bir halka mal etmek ne kadar doğrudur? Başka iktidarların şahsi emelleri için hassasiyet damarlarını aldırmış olmaları bize ne kadar örnek olmalı? Ya da kuvvetliler kızacak diye mazluma yardımı hor görmek ne kadar ahlaki?
Bugün yaşananlar insanlığın en hassas bölgesine daha da önemlisi kalbine saplanan bir bıçaktır. Mazluma, yardıma muhtaca iyilik hareketi baltalanmıştır. Büyük bir gözdağı verilmiştir. Ve bugüne kadar gözlerden kaçırılan, dünyaya kuvvetlinin istediği gibi anlatılan bir sorun bir kez daha mercek altına alınmıştır. Elbette bir dönüm noktası olmayacaktır, öncekiler de olmadığı gibi. Bundan sonra da zulüm de iyilik hareketi de devam edecektir. Daha da net bir ifadeyle; Hak’ta batılda var olmaya devam edecektir. Ancak burada önemli olan bizim nerede olduğumuzdur. Güçlü olduğu için zalimin yanında mı olacağız yoksa haklı ve mağdur olduğu için mazlumun yanında mı olacağız. Bu hepimizin sınavıdır. İnsanlığın kendisiyle yüzleşmesinde karar anıdır. Yarın bizim de başımıza gelebilir hesabının ötesinde, bir haksızlığı elinle düzelt, yapamıyorsan dilinle söyle, bunu da yapamıyorsan kalbinden buğzet düşüncesiyle insanlığın gereği olarak, karınca misali, insan hak ve hukukunu hiçe sayarak pervasızca katliamlarına devam eden İsrail’i kınıyorum, lanetliyorum. Herkesin, bu süreçte fikrini belirlerken, yarım asırdır devam eden bu süreci bir kez daha aklıselim ile tarafsız bir şekilde gözden geçirmesini ve temenni ediyorum. Haftaya görüşünceye kadar sağlıcakla kalın, hoşcakalın.