Eğitim öğretim yılı birinci döneminin ardından öğrencilerimizin iki haftalık yarıyıl tatili başladı. Tatiller güzeldir ve öğrencilerimizin çoğu tatili iple çeker. Yoğun çalışma sürecine kısa da olsa bir süre ara verilecektir. Yarıyıl tatilinin gelmesi aynı zamanda karne demektir. Karne ise bir dönem boyunca okulda yapılan öğretim faaliyetlerinin sonucunun matematiksel ortalamasıdır. Okula gidiş ve gelişin dışında orada bulunan zamanda yapılanların kâğıda dökülmüş özetidir.
Birçok öğrenci karneyi sevinçle beklerken bir kısmı da hiç almak istemez. Geçtiğimiz hafta bunu çok net bir kez daha yaşadık. E-okul sisteminden kaynaklanan bir sıkıntı nedeniyle karneler basılamadı. Karne verileceği gün notları iyi olan öğrenciler karnesiz eve gitmek istemediğini açık açık söylerken, notları iyi olmayanlarda inşallah yetişmez de karne almadan gideriz diyordu. Aklıma yaşlı bir adamın iki kızını anlatan hikâye geldi. Yaşlı adam kızının birini çiftçiye birini de bir çömlek ustasına vermiştir. Kızlar yaşlı adamı ziyarete geldiklerinde birisi keşke yağmur yağsa diye dua ederken öbürü inşallah yağmaz diyormuş. Eşi çiftçi kız çok buğday ektiklerini ve yağmur olmazsa kuruyacağı için yağmur isterken, öbürü çok sayıda çömlek yaptıklarını ve kurumazsa hepsinin zayi olacağını söylüyormuş. Yani, birçok durumda olduğu gibi olumlu etkilenenler olacağı gibi olumsuz etkilenenler de olur. Hikâyenin sonunda yağmur yağdı mı yağmadı mı bilmiyorum ama o bol yağmurlu günün sonunda karneler basıldı ve öğrencilere dağıtıldı. Üzülenler sevinenler hepsi yağmur damlalarının toprakta dağıldığı gibi evlerine dağıldılar.
Karnedeki notlar her karne döneminde vurgulandığı gibi elbette sadece öğrencilerimizin değildir. Okulun ailenin ve çevrenin de notlarıdır bunlar. Fakat o notların hesabını sadece öğrenci verecektir. Tatil kısa olduğu için hemen bitecektir. Sınavlara iyi hazırlanan öğrencilere söylenebilecek fazla bir şey yoktur. Onlar zaten disiplinli ve planlı bir şekilde çalıştıkları için tatili de en iyi şekilde değerlendirecektir. Karnesindeki notları iyi olmayan öğrenciler için ikinci dönem yeni bir fırsattır. Günlük programlarını okuldaki durumlarını da dikkate alarak gözden geçirmeliler. Televizyon ve oyun saatlerine kesinlikle birinci dönemde olduğu gibi devam etmemelidirler. Birinci dönem ne olursa olsun ikinci dönem her notun telafi imkânı vardır. Birinci dönem karne günü yaşanan hüznü tekrar yaşamamak ve yaşatmamak için; mutlaka dersi derste anlamaya çalışmaya, yapılan dersleri evde tekrar etmeye, gerekiyorsa yazarak çalışmaya, daha da ötesi, bir gün sonraki derslere hazırlık yapmak lazımdır. Aslında başarısız öğrencilere uzun uzun nasihatler yapmak da çözüm olmaz bazen. Çünkü onlar başarılı öğrencilerin neler yaparak başardıklarını gayet iyi bilmektedir. Sadece takıldıkları bir nokta vardır. Bunu onlarla birlikte bulup çözmek başarıyı getirecektir. İkinci dönem çok daha fazla öğrencinin başarılı olduğu bir dönem olması dileğiyle, hoşcakalın. Sağlıcakla kalın!