Afganistan, 1970’li yılların sonlarına doğru Sovyetler Birliği tarafından özgürlük getirmek iddiaları ile işgal edildi. İşgal edilmiş bir ülkeye özgürlük getirmenin ne demek olduğu üzerinde fazlaca durmaya gerek yok. Çünkü sömürgeci güçler genellikle asker sevk ettikleri ülkelere özgürlük götürdüklerini ileri sürüyorlar ve ne yazık ki bu mantık dışı söylem işgal edilen ülkelerde kuklacıların kuklalığını kabul etmiş gruplar tarafından kabul görüyor ve onaylanıyor.
Afganistan’ın Sovyetler Birliği tarafından işgal edildiği günleri dün gibi hatırlıyorum. Hatta o günlerde solcu bir gazeteci arkadaş ile bu konuyu TBMM Basın Bürosunda tartışırken, bir ülke özgürlük getirmek iddiası ile nasıl işgal edilir, bunun mantıki bir yanı yok demiştim. O arkadaş kendince Afganistan’ı ABD sömürüsünden kurtarmak için işgal edildiğini söyleyerek işgali onayladığını belirtmişti. Kısacası o yıllar eğer kendinizi sağcı olarak nitelendiriyorsanız bilerek ya da bilmeden ABD emperyalizmine, solcu olarak nitelendiriyorsanız Sovyetler Birliği’nin sömürgeciliğini onaylıyor ya da onaylama ihtiyacı duyuyordunuz. Kısaca bu memlekette uzun yıllar özellikle gençler sağ ya da soldan birini tercih etmek zorunda kalıyorlardı. Özellikle de aydın ve ilerici olarak nitelendirilebilmek için o yıllar solculuk modaydı. Bu çarpık anlayış ve kabulleniliş ilk defa Rahmetli Erbakan Hoca’m tarafından yıkıldı, yıkılmaya çalışıldı. Çünkü ilk defa siyaset sahnesinde Erbakan Hoca’m, “Sağ sol yok, Hak ve batıl var” diyerek kabul görür hale gelmiş bir yanlışa karşı çıkmıştı. O yıllar özellikle gençler için sağcı ya da solcu olmaktan başka bir yolun olmayışı, daha doğrusu ülkede hakim olan anlayış gereği bu ikiliden birini tercih etmek zorunda kalıyorlardı.
O günleri hatırladığımda sağcı ya da solcu değilim demek adeta hiçbir şey değilim anlamına gelir, ‘Sağcı da solcu da değil, futbolcusun’ şeklinde nitelendirilirdi. Halbuki bugün olduğu gibi iyi bir futbolcu o yıllarda da madden köşeyi dönebilirdi. Ama önemli olan köşeyi dönmekten çok bir tarafa mensup olmaktı. Özellikle de aydın olmanın, öyle nitelendirilmenin şartı sanki solcu olmaktan geçiyordu. Çünkü sağ anlayış ve kültürden çok, sol anlayış belirleyici idi. Halbuki bu ülkede o yıllarda da merkez sağ anlayış ve partiler halkın çoğunluğunun oyunu alarak iktidar olur, solcuların tek başlarına iktidar olmaları adeta imkansızdı. Buna rağmen maalesef solcular basın ve yayın dünyasında hakim konumdaydılar.
Bu noktaya gazetelerde, “ Rusya’dan Afganistan’a askeri müdahale sinyali” başlığı altında yer alan haber sebep oldu. Zaman zaman dile getirdiğim sömürgecilerin sömürülerinde birbirilerine doğrudan ya da dolaylı olarak destek verdiklerini değerlendirmem sebep oldu. Çünkü Afganistan yıllar önce özgürlük getirmek iddiası ile Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmiş, bu işgale karşı Afganistan’da ciddi bir direniş ortaya çıkmıştı. Giderek direniş ülkede yaygınlaşınca Sovyetler Birliği, Afganistan’dan çekilme kararı almış, ardından ABD yanlısı bir takım oluşumlar harekete geçmiş, bir süre sonra da Afganistan’ı işgalden kurtarma mücadelesi veren güçlerin yanında yer alır görünen ABD ve koalisyon güçleri tarafından işgal edilmiş ve işgal bugüne kadar sürmüştü. Şimdilerde ise ABD, Afganistan’dan çekilme kararı aldı. Çünkü Taliban’ın işgalcilere karşı verdiği direniş ABD’yi ciddi olarak rahatsız etmeye başlamıştı. Zaten son zamanlarda , “Taliban ilerlemeye devam ediyor”, ya da “Taliban ilerliyor, Kabil zorlanıyor” başlığı altında medyada yer alan haberler de gösteriyor ki, ABD, Afganistan’da kalmakta ısrar ederse faturası ağır olacak. Öyle ise çekilip Rusya’nın önünü açmak gerekiyor. Yani, işgalcilerin adı değişse de Afganistan işgalden kurtulsun istenmiyor. Bir bakıma işgalciler nöbet değişimine hazırlanıyor.
Abdülkadir Özkan
09 Temmuz 2021 Milli Gazete