Güzel ve Etkili Susma Sanatı

susmak

Konuşulmaması gereken yerde konuşmak ne kadar abes ise söz söylenmesi gereken yerde susmakta o kadar abestir. Nerde konuşulması ve nerede susulması gerektiğine kişi kendisi karar verecek. Bunu iyi ayarlayıp dengeyi gözetebilenler toplumda hak ettiği değeri bulacaktır. Geçtiğimiz iki yazıda; “Güzel ve Etkili Konuşabilmek” başlığıyla güzel konuşmada dikkat edilecek hususlara yer vermiştik. Bu yazımızda, ara ara yaptığım, kitap tanıtımına yer vermek istiyorum. Sıradışı isme ve içeriğe sahip kitaplarıyla tanınan Bülent Akyürek’in kitabı. Bu kitapla birlikte güzel konuşma kadar güzel ve etkili susmanın da önemini fark ediyor insan. Kendisini Türkiye’nin en önemli yer altı yazarı ve modernizm eleştirmeni olarak tanımlayan Bülent Akyürek’in C4 Kitap yayınlarından çıkan “Güzel ve Etkili Susma Sanatı” kitabının yanında, bir kısmını okuma fırsatı bulduğum, Cinnetim Cennetimdir, İtin Biri, Yağmur Getiren Fırtına, Zamanın Efendisi, Çöldeki Penguen, Yılgın Türkler, Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır?, Mavi Marmara Risalesi ve İçinizdeki Öküze Oha Deyin isimli kitapları var. Orjinal bakış açısına sahip Akyürek’in sayfaları boş bir kitabı var dersem belki daha iyi değerlendirebilirsiniz. “Felsefeden Acil Çıkış” adını taşıyan kitabın sadece önsözü var ve geri kalan sayfaların tamamı boş.

Her biri farklı konular içeren denemelerin yer aldığı kitabın ilk konusu adını aldığı susma sanatı üzerine. “Birazcık kafa dinlemek için hapishaneye düşmek, hastaneye yatmak veya ölmekten başka çaremiz kalmadı. Seyyar satıcılar gibi herkes duysun, bize kulak kesilsin, alkışlasın diye bağırarak, yüksek sesle yaymaya çalışıyoruz bildiklerimizi” diyor Akyürek. Televizyonlardaki izdivaç programları başta olmak üzere birikimsiz insanların cirit attığı yayınlara dikkat çekerek; “böyle bir ortamdan nasıl bir insan türünün çıkmasını bekliyorsunuz ki? Televizyonun, internetin karmaşasından cımbızladıklarımızı ertesi gün aklımızda tutup kantinde, kahvede bir diğer arkadaşımıza anlatıp bildiklerimizle saygınlık beklentisine giriyoruz. Kalabalık bir kümesin tavukları gibiyiz. İğrenç, garip sesler çıkarıyoruz ama herkes kendi makamının eşsizliğinden emin olarak köşesinde madalya bekliyor, nasıl iş?” diye soruyor.

“Susmak herkesin karı değil ki konuşmak herkesin hakkı olsun… Yirminci yüzyılın insan tasarımcıları, toplum mühendisleri fabrika ayarlarımızla oynayıp yaratılışa bütünüyle zıt işler yaptılar. Âlimler kendi köşesinde ilgisizlikten yoksullukla boğuşurken iki cümleyi yan yana getiremeyen fikirsiz, ortalamanın altında meçhul tipler sıradanlığın tahtında hazinelere hükmediyorlar” derken devamında “konuşan milyonlarca cahilin arasında susmak en zor erdem, belki de keramet. Sözün para ettiği bir çağda susmanın maliyeti büyük, eğer karakteriniz yoksa susmayı beceremezsiniz. Konuşmanız gerektiği zamanda susmak karaktersizliktir, imtihan büyük…” cümleleriyle susmanın bu zamanda zorluğunu ortaya koyuyor. Kitabın arka kapağı da oldukça ilginç. “Ne yapacaksın arka kapak yazısını, kitabı al, evine git, adam gibi oku! Yazar da ekmek yesin!” Çarpıcı tespitlerin yer aldığı kitabı okumanızı tavsiye ederek bitirelim.

Haftaya tekrar güzel konularla buluşabilmek umuduyla sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık