Yaşadığımız ülkeye ve döneme has bir şeydir bilinmez ama gündem oldukça hızlı akıyor. Özellikle 17 Aralık’tan sonra gündemi yakalamak hiç de öyle kolay değil. Televizyonlar bir ayrı, gazeteler bir ayrı, sanal âlem desen daha bir ayrı akıyor. Birkaç gün uzak kalıverdin mi, “ne demek istedi? hangi olaya gönderme yaptı?” diye sormaya başlıyorsunuz. Son günlerde, “ne oluyoruz, ne olacak bundan sonra?” sorularına bir de bu sorular eklendi. “Olanlar iyi midir, kötü müdür? Bundan sonra ne olacak?” sorularının cevaplarını zaman gösterecek. Bildiğimiz bil şey var; o da hiçbir seçime salimen giremediğimiz gerçeğidir. Her seçim doğrudan duygulara hitap eden öfke, korku ve bir şeylerden kurtulma üzerine kurgulanıyor. 5 yıl mahalli idareleri yönetecek kadroların seçileceği 30 Mart seçimlerine az bir zaman kaldı. Yine toplum böyle bir ortama itiliyor. İkiden birini tercihe zorlanıyor. Parti mi, paralel mi? Ayrıntılı yazmama gerek yok, o kadar da gündemden uzak değilsinizdir canım! “Yok, yok bilmiyoruz” diyorsanız okumaya devam edin o zaman.
Ülkemiz gündemi hızlı hızlı aktıkça, ortaya yeni orijinal anlamlar yüklenmiş kelimeler çıkıyor. Gündemi takip edemeyenler için de ne demek istenildiğini anlamak zorlaşıyor. Bu duruma seyirci kalmak istemeyen Tempo dergisi “Zamanlaması Manidar” adını verdiği özel bir sayı çıkarmış. Burada gündemin meşhur kavramlarını toplayarak ilginç bir kılavuz ortaya çıkarmış. Gündemin uzağında kalmak istemeyenler için kılavuzun bazı başlıklarını aynen paylaşıyorum.
Ananas: Derin anlamlarıyla gündeme düşen masum, tropik meyve. Siyaset arenasına, F. Gülen ile yapıldığı iddia edilen şu telefon kaydıyla girdi: ‘Bu dostlarımıza Uganda´dan ananas falan gelmiş…’ ‘Dostlar’dan kastedilen Türkiye’nin önde gelen bazı işadamlarıydı. Ancak Uganda’dan gelen ‘ananas’ın şifresi.
Ayakkabı kutusu: Yolsuzluk operasyonu sonrası anlam yitimine uğrayan nesne. Yeni anlamı ‘para zulası’. Sebebi; … Bankası Genel Müdürü S. Aslan´ın evindeki kütüphanede bulunan ve içinden 4.5 milyon dolar çıkan ayakkabı kutuları. Şu sıralar gözde ve ironik bir protesto materyali.
Paralel devlet: ‘Devlet içinde devlet’ anlamında kullanılıyor. Kullanımı daha eskiye dayansa da, popülaritesini yolsuzluk operasyonu sonrası Başbakan’a borçlu. Hemen her konuşmasında ‘paralel devlet’in adını anan Erdoğan´ın kastettiği cemaat. Ama kavramın alıcısı çok. Şu ana kadar, çeşitli cenahların ‘paralel devlet’ olmakla suçladıkları arasında; KCK, İsrail, Ermeni ve Rum lobileri de bulunuyor.
Kefen: Ölülerin bedenlerinin sarıldığı beyaz bez(di). Ta ki bir grup kanlı canlı insan, Trabzon’da kefenler içinde slogan atar halde görülene dek. Trabzon Havalimanı’nda, Başbakan Erdoğan’ı karşılamaya gelen Çarşıbaşı … Gençlik üyelerinin başlattığı akım, memleket sınırlarını aşıp Belçika’ya kadar ulaştı. Kefeni, günümüz siyasi jargonuna sokan kişi Erdoğan, ilham kaynağı ise “Biz yola kefenimizi giyip çıktık” diyen merhum Başbakan Adnan Menderes.
Çıt çıt çıt: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a göre, tweet atarken çıkan ses. Bazı bakan ve danışmanların aktif Twitter performanslarını, “Bu işten vazgeçsinler, öncelikle bakanlar… Danışman sıfatı taşıyan insanlar, ´çıt çıt çıt, şu kadar tweet attım, şu kadar retweet aldı.´ Elinin körü oldu. Bunlar iş değil” diye.
Dış mihrak: Başbakan’ın, Gezi eylemleri sırasında andığı ‘faiz lobisi’nin büyük büyük dedesi. Geçmişi siyasi tarihimiz kadar uzun, ama günümüz politikacıları ve yazarları tarafından da severek kullanılıyor. Kapsama alanı geniş; kimi zaman ABD’yi, kimi zaman İsrail’i, kimi zaman bir finans kuruluşunu simgeliyor. Ama genel olarak, yabancı devlet ve kuruluşların Türkiye üzerindeki karanlık işlerini anlatmak için kullanılıyor.
Dostmodern darbe: Eski dostlar (bu örnekte hükümet ve Gülen cemaati) arasındaki husumetin büyüklüğünü anlatan yeni nesil siyasi terim. İlk olarak kimin kullandığı meçhul olsa da, yolsuzluk skandalı patlak verince, hükümete yakınlığıyla bilinen … gazetesi yazarı N. B. Karaca’nın ‘Dostmodern Darbe’ başlıklı bir yazı kaleme aldığı biliniyor. Birkaç gün sonra da, Başbakan Erdoğan tarafından telaffuz edildi (bkz. “28 Şubat postmodernse, bu dostmodern darbedir”).
Haşhaşi: Başbakan’ın cemaate yönelik ‘paralel devlet’, ‘çete’ benzetmelerinin bir başka halkası. (bkz. “Virüs vücuda girmiş, sinsi bir şekilde yayılmış. (…) Tarihte de bunu gördük. ‘Haşhaşiler’ denilen örgütün devlet bünyesini nasıl ele almaya çalıştığını gördük.”) Haşhaşinler, ‘Semerkant’ ve ‘Fedailerin Kalesi Alamut’ kitapları sayesinde popüler kültürde kendine yer edinmiş, tarihi 11’inci yüzyıla dayanan bir dini-siyasi tarikat. Kurucusu Hasan Sabbah. Tarikat, dönemin önemli isimlerine düzenlediği suikastlar ve cennet vaadiyle afyonla uyutulan müritleriyle biliniyor.
Sağlam irade: Hükümet-cemaat kavgası sürerken, Erdoğan’a destek amacıyla yapılan Sivil Dayanışma Platformu kampanyası. Başbakan’ın kendinden emin bir tavırla uzaklara baktığı dev posterler ve tam sayfa gazete ilanları, ‘sağlam’dan sonraki kelime değiştirilmek suretiyle alaycı dokunuşlara da hedef oldu.
Tape: Bant kaydı anlamına geliyor. Ama nedendir bilinmez, ´tape´ kullanımı çok tuttu. Dilimize Fransızca’dan geçse, bu şekilde yazılıp okunmasının bir anlamı olabilirdi. Ama Türk Dil Kurumu’na göre, kelimeyi İngilizce’den ‘teyp’ olarak aldık. Özetle; ´tape´nin daha esrarengiz bir havası olsa da, ‘bant kaydı’, ‘ses kaydı’ ya da hiç olmadı ‘Teyp’ demek daha anlamlı görünüyor. Gündeme her hafta yenisi düşerken, aklınızda olsun.
Zamanlama manidar: Türk siyasi hayatının en eski tekerlemelerinden. Kullanım alanı geniş ama en çok komplo teorisyenleri ve köşeye sıkışmış siyasiler tarafından tercih ediliyor. Son günlerdeki çıkışını ise, eski Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım´a borçlu. Bacanağının adının karıştığı İzmir Liman İşletmesi’ndeki yolsuzluk operasyonunun zamanlamasını manidar bulan Yıldırım, pimi çekmiş oldu; ‘zamanlama manidar’ patladı.
Bu yazı hazırlanırken gündeme düşen taze kavramlar ise; Alo Fatih, vaiz lobisi, demokratik özerklik ve “oğlum kaç paran var?” oldu. Bunların ne anlama geldiğini yazmayacağım. Yukarıdakiler de tamamen alıntı zaten. Haftaya güzel konularla buluşabilmek dileğiyle sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.